27 Aralık 2012 Perşembe

MERRY CHRİSTMAS :)




Bu grubu yeni keşfettim ve hayran kaldım. Onların aracılığıyla şimdiden hepinizin yeni yılını kutluyorum. Sevdiklerinizle mutlu çok güzel bir yıl geçirmeniz dileğimle... :)






           

Issız Erkekler Korosu - Canan Tan




         
                   Yine bir erkeğin bakış açısından çıkan bir kitapla karşınızdayım. Canan Tan demiş ki 'hep kadınların ne çektiğinden bahsediyoruz bir kere de erkekler ne hissediyor ona bakalım' demiş ve bu kitap çıkmış ortaya. :) Kitabın erkek karakterlerinden bazıları Piraye'nin Haşim'i, Yüreğim Seni Çok Sevdi'nin Murat'ı...

                    Ademoğlu Pansiyon adı üstünde erkeklerin girebileceği bir yer. Zor durumda kalan erkekler, eşlerinden dayak yiyen erkekler, aldatılan erkekler... Onların sığınma yeri olmuş bu pansiyon. Pansiyon sahibi de onlar için bir fasıl gecesi düzenlemeye karar vermiş. Bu fasıl gecesinde birbirinden çok farklı bir çok erkek yer almakta. Kafalarında yaşadıkları olaylar, geride bıraktıkları aşklar var...

                    Canan Tan'ın hangi kitabı akıcı olmaz ki sorarım size. Bir çırpıda okundu ve bitti. Hele ki Türk Musikisini bu kadar araştırarak yazması çok takdir ettiğim bir durum. Değişikti, çünkü biz hep Aslıyı ya da Pirayeyi haklı görüyorduk. Bu sefer Murat ve Haşim'in açısından okuduk kitabı. Daha fazla açıklama yapmayayım ki kitabı okumak isteyen kişilere ayıp olmasın :)


                    'Yalnızlık müziğin bile seni dinlemesidir...'
                
                     'Herkesin bir hikayesi var.'

                     'Asla vazgeçmem demek, bencil yüzüydü aşkın. Vazgeçebilmek ise yürek isterdi...'

                     'Aşkının yoksunu, sensizliğinin zenginiydim.'

                     'Ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır.'


         
                  

19 Aralık 2012 Çarşamba

Bu İşte Bir Yalnızlık Var - Tuna Kiremitçi




               
               Gerçekten de her sayfası yalnızlık kokan bir kitap... Gitarist, yalnız bir adam Mehmet. Hayata tutunmaya çalışan, tekrar müzikle hayat bulmaya çalışan bir adam... Kitabı onun ağzından okuyoruz. Tuna Kiremitçinin okuduğum ilk kitabı. Severek okudum diyebilirim.

                Başarısız evliliğinden geriye kalan tek şey güzel bir kız çocuğu. Onunla da anca haftanın bir günü birlikte oluyor işte. Sonrası yine yalnızlık... Birkaç öğrencisi var ders verdiği, bir de aynı apartmanda olan iki arkadaşı. Orhan ve Ayşe... Onların da evliliği sallantıda. İşte kitap tam da bu noktada başlıyor aslında. Bir anda terk edilmiş olan Ayşe tabi ki yakın arkadaşı Mehmet'e sığınıyor. Bu olay Mehmet'in kafasındaki her şeyi açığa çıkartıyor bir anda. Yanlış bir aşk çıkıyor ortaya. Sonrasını da okuyun da görün canlarım aa :)


                Yalnızlığın romanı bu kitap. Ve beni en çok etkileyen de bu yalnızlığı bir kadından değilde bir erkekten dinlemek...



              'Güneşin şehre nefes aldırdığı bir gündü.'


              'İnsan yalnızken kendini üzerine her taraftan iğne yağan bir mıknatıs gibi hissediyor.'


              'Var olmanın anlamlı bir şeymiş gibi göründüğü anlar var, bir de aldığımız tek bir nefes için bile bahane bulamadığımız zamanlar...'


              'Bir adada kaybolamaz insan. Olsa olsa biraz yolunu uzatır.'


             'Salona adım attığımda, içimi bir tuhaf eden o kokuyu duydum yine. Ortalık aynı bizim eski evimiz gibi kokuyordu. Evlere kokularını kadınlar veriyor demek ki.'