26 Temmuz 2012 Perşembe

Ud ve Yara İzleri - Danilo Kis





              Resimde gördüğünüz kitap Yugoslav bir yazarın kitabıdır. Kitap fuarından büyük bir hevesle almıştım. İsmi çok ilgimi çekmişti. Fakat okurken bana her sayfasında can çekiştirdi. İncecik bir kitap olmasına rağmen bitmek bilmedi. Anlatım olarak ağırlığı bir yana konu olarak da kendimi veremedim ve büyük sıkıntıyla okudum.

              Kitap birçok öyküden oluşmaktadır. Yer yer Yahudilerden, Almanlardan, ölümden bahsetmektedir. Hatta bazı sayfalarda yazarın kendinden bahsettiğini bile düşünebilirsiniz. Çünkü özelliği kitaplarında kendi yaşamından kesitlere yer vermektir. Sizlere kitabın konusuyla ilgili bir şey söyleyemiyorum çünkü anlamakta çok zorlandım. Zaten öykülerden oluştuğu için hepsi birbirinden farklı hikayeler.

              Ud ve Yara izleri de kitabın içindeki öykülerden biri. Yazar her kitabının ismini, yazdığı öykülerden koyarmış. Bu kitabında da o öyküyü seçmiş demek ki.

              Her kitap en başta verilen emekten dolayı okunmayı hak etmektedir canlar. Pişman değilim, belki de ikinci kez okuduğumda daha farklı hislere bürünürüm. :)

         

20 Temmuz 2012 Cuma

Bir Yumak Mutluluk- Debbie Macomber





                 Küçük Mucizeler Dükkanı'ndan sonra sabırsızlıkla aldığım fakat bir türlü okumadığım bu kitabı sonunda bitirdim işteee. :) Keşke araya o kadar kitap sokmasaymışım ama neyse artık... Hikayemiz birinci kitapta kaldığı yerden devam ediyor, fakat bu sefer Lydia hariç diğer üç karakterimiz farklı. Bir Yumak Mutluluğa çorap kursu sebebiyle yazılan üç farklı kişiyi anlatıyor yazar. Courtny, Bethanne ve Elise...

                 Courtny; Chicago'dan Blossom sokağına anneannesinin yanına taşınır. Oldukça kilolu ve psikolojik açıdan çöküntüde bir kızdır. Bethanne; kocası tarafında aldatılmış, kendine güveni olmayan bir kadındır. Elise ise; 65 yaşında kumarbaz kocasından yıllar önce boşanmış kızının yanında yaşamaktadır. Hepsinin asıl amacı çevre edinmek ve yaşadıklarını unutmaktır. Bunun için en iyi adres ise Lydia'nın dükkanıdır. Kursa başladıkları günden itibaren yaşadıkları gelişmeleri anlatmayacağım. Birinci kitaptan çok daha sürükleyiciydi.


               Eleştirmek istediğim tek konu iki kitapta da olan yazım yanlışlarıydı. Bunu da yayın evinin hatası olarak görüyorum. Hepinize iyi okumalar... :)


               'Her yeni gün kendi mucizelerini de beraberinde getiriyor. Hem de en beklenmedik anlarda...'


İki Kişilik Yalnızlık- Sinan Akyüz




        Evet arkadaşlar elimde gördüğünüz kitap gerçek bir yaşam öyküsü. En başta Sinan Akyüz'e bu sade dili ve her kitabında sağladığı sürükleyicilik sayesinde hayranım. Kitabı ne ara bitirdim fark etmedim bile. Tam anlamıyla çerez bir kitap.

        Hikayemizdeki Zafer ve Zehra mükemmel bir aşkla birbirlerine bağlandılar. Fakat yıllar hep duyduğumuz şekilde aşklarını, sevgilerini bitirmeye başladı. Zafer'in batıl inançları sonucu merak edip peşine düştüğü falcı kadın sayesinde evlilikleri gün geçtikçe daha kötüye gitti. Zehra, kocasının bu kadar değiştiğine inanamayan ve buna sebep olan kadını görmeye Kıbrıs'a yola çıktı. Ve yaşadıkları gerçekten inanılır gibi değildi.  Her sayfasında sinirlerinizi daha çok bozacak bir kitap. Hele son sayfalarına doğru artık dayanamayıp adamı öldüresiniz gelecek. :)

       'Kadın, yavaşça kocasından çözüldü. Birkaç karış öteye gitti. Ağlamak istiyordu ama gözlerinden bir damla bile yaş gelmedi. Belki de ilk kez ağlamayı, rahatlamak için yeterli bulmuyordu. Başka bir şeyler yapmak istedi. Sıçradı ansızın oturduğu yatağın içinde. Başını kocasına çevirdi. Boş gözlerle ona baktı...'

4 Temmuz 2012 Çarşamba

Sis ve Gece- Ahmet Ümit









           Ahmet Ümit'le bir tatil günü tanıştım. O kadar merak içindeydim ki... Tam bir polisiye romanı. Kitabın bazı yerleri beni fazlasıyla sıktı. Ama ben bunun sebebinin ilk sayfalardan beri kitabın karakterlerinden biri olan Sedat'a bağlıyorum. Sedat'ın aynı zamanda hem karısını hem sevgilisini yürütmesi beni çileden çıkarttı. Sedat'ı bir türlü sevemedim. Eleştirdiğim bir nokta ise fazlaca mahremiyete girildiği...

           Gelelim kitabın konusuna; aniden kaybolan bir kızın hikayesiyle ilgili bu kitap. Öyle bir kafayla yazılmış ki kitabın sonuna kadar kıza ne olduğunu düşündüm fakat aklıma asla gelmeyecek bir sonuçla karşılaştım. Son sayfada ağzım açık kalmış durumdaydım. Ahmet Ümit'e hayran kaldım resmen. Anlatım, akıcılık çok ustaca.

           Kitabın içinde kaybolup senaryolar oluştururken muhteşem son.  Beklenmedik inanması güç... Dakikalarca tek bir cümleye bakakaldım.